KİTAP YORUMU #2

              Ava DELLAIRA - Postacı Kapıyı Çalmayacak 



Laurel. Ablasnın ölümünden sonra psikolojik şoka girmiş genç kızımız. İngilizce dersi öğretmeninin verdiği sıradan bir ödev ve yeni başladığı okulu, yeni arkadaşlarıyla bunu aşmaya çalışıyor. Ödev ölen birisine mektup yazmak. Laurel'se günlük yaşantısında karşısına çıkan kulağına gelen şarkıcılara şairlere yazıyor metuplarını. Yavaş yavaş bize kendisini, çevresini, yaşamını, sırlarını açıyor.  Kurt Cobain, Judy Garland, Elizabeth Bishop,  Amy Winehouse gibi ünlüler kitap da bolca geçiyor. Onların yaşamlarını, ölüm nedenlerini de içeriyor kitap. Onların sözleri altı çizilcek cümleler yaratıyor.




Kapağı, ismi, üstünde yazan tek cümlelik alıntı bile o kadar anlamlı geliyor ki insana. Büyüleniyorsunuz. Önceki yeniler de de bahsettiğim üzere Niyazi'yle üstünde konuşmak üzere almıştım ama aylar geçti. Biz şimdi YGS öğrencisiyiz. Ona çalışıyoruz - alkış efekti - Sanırım 3,5 Tl gibi bir fiyata almıştım, tam hatırlamıyorum üzgünüm. 





Fedakar, sadık, çok yoğun abla sevgisi. Ablanızı ne kadar ilahlaştırırsınız? Yada kardeşiniz size ne kadar bağlı? Garip. Yazar o kadar çok üstünde durmuş ki bu konunu - zaten kitabın konusu o Şems saçmalama - biraz gerçeklikten sapmıştı doğrusu, sonlara doğru kızın şizofren olduğunu bile düşünmüştüm.

Fakat beğendin mi diye  sorarsanız, çok beğendim. Gerçekten çok beğendim. Martı gittikçe kendini geliştiriyor. Boşuna en sevdiğim yazar demiyorum. 














Kitap Yorumu #1


Barbara Freethy - Geceye Fısıldayan Dilekler






Novella Yayınlarından diğer bir kitabımız Geceye Fısıldayan Dilekler! Üç kadın, üç hayat ve üç dilek. Öncelikle belirtmek istiyorum kitaplardaki karakterlerden birisi hemşire ben de hemşire öğrencisi olduğum için kitaba ekstra ilgi duydum. Aslında sadece başlangıçta hemşire olduğu geçiyordu kitapta ama olsun.
Diğer kadınlardan biri Carole. Carole şehrin en zengin ailelerinden birisine üye. Her istediği olan, pahalı mücevherlere sahip birisi.
Angela ise tüm çabalarına rağmen çocuk sahibi olamayan orta yaş bunalımına girmiş bir hanımefendi. 
Baş karakterlerimizin doğum günleri aynı gün ve hepsi birbiriyle ufak da olsa masum bir kaç karşılaşma yaşıyorlar. Tatlı ufak nedenlerle.
Uzun zamandır okuduğum ilk kitabın bu olması beni mutlu etti açıkcası. Hem dili olsun, hem anlatımı olsun uzun bir aradan sonra beni yormadı. Yaklaşık 24 saatte kitabı bitirdim zaten ama başına oturtulsa bir gecede de bitirdi fakat benim okula gitmem ve uyumam gerekiyordu maalesef.
Kitaplara puanlara değil de ilk 20 arasından kaçıncı sırada olabileceğine göre derecelendireceğim. Kitabımız ilk 20 arasından 5. Sırayı hak ediyor. 
Sağlıklı ve kitap dolu günler diliyorum, hoşça kalın!

Okuyorum ! #1



Debbie Macomber - Deniz Feneri Yolu





En sevdiğim yazar açık ara farkla bu kadın! Dili o kadar etkileyici, o kadar büyüleyici ki okurken hayran kalıyorum. Aslında her gün çevrenizde olup bitenleri o kadar büyüleyici bir şekilde yazıyor ki, o insanları konu almak aklınızdan bile geçmezken bu kadın bir harikalar yaratıyor. 
Küçük Mucizeler Dükyanı kitabı ve devamları boyunca evlat edinme, insanların isterlerse değişebilecekleri konuları üzerinde epey durmuştu. Sanırım Debbie Macomber'ı sevme nedenim bu. 
Kitabı okurken gerilmiyorsunuz, heyecanlanmıyorsunuz, sakin sakin kitabı okuyorsunuz. Betimlemeleri muhteşem olduğu için bu kitapta da kendimi olayın içinde, o evde, o sokaklarda, o yemek masasında bulacağıma eminim. Güvenim sonsuz.




Kitap Martı Yayınları veya Eplison yerine bu sefer Novella Yayınlarından çıkmış. Martı da ikende seviyordum ama Novella'nın kitapları başka güzel oluyor. Tabii biraz sanki Martı'yı aldatmış gibi hissetmeme neden olmuyor değil. Fakat Debbie için değer! Kitabı okuduktan sonra yorumumu da ekleyeceğim. 
Hayatınızın sağlıklı ve kitaplarda geçmesi dileğiyle, hoşçakalın!







ŞEMS'İN YENİLERİ!



MERHABA! 
Şems yeni bir Kiler alışverişinden geldi! Aslında bir iki kitap daha var da onları bir arkadaşıma ödünç verdim, başka sefere atık. Bir Martı koleksiyoncusu olarak yine bir sürü Martı toplamış bulunmaktayım.
Sonsuz Aşk kitabını Ezgi'de görmüştüm ( http://athenaninguncesi.blogspot.com.tr/ ) Kitapları genelde kapaklarına bakarak alıyorum ve çok hoşuma gitmişti. 
Evrenin Ötesinde'yi daha önce görmüştüm ve merak etmiştim içeriğini, görünce hemen aldım. 
Postacı Kapıyı Çalmayacak kitabını da Niyazi (http://apollonguncesi.blogspot.com.tr/ ) okumuştu, birlikte kitap hakkında konuşuruz diye almıştım. ( OKUMADI) 
Sahtekar'ı bir PLL fanı olarak tüm kitaplarını buldukça alıyorum ve bu sefer stant da bu vardı! - alkış efekti-
Sonsuz Arzuyla Buluşma'yı ise üçlemeyi tamamlamak adına annem almış. Yaşasın kitap okuyan anneler!
Diğer kitaplar ise ilgimi çekmeyi başardığı için kitaplığımda olmaya hak kazandılar. 
Yavaş yavaş başlamak istiyorum arka kapak yazılarına, geri döneceğim.



      Dilekler, gökyüzünü aydınlatan yıldızlar gibidir...


Doğum günleri, umutla sarıldığımız dileklerin gerçekleşmesini umduğumuz özel günlerdir… Aynı gün doğup birbirlerinden habersiz olan Liz, Angela ve Carole tam da bu duygularla mumlarını üflerler. Bir dilekle her şeyin değişebileceğine inanmaktan yıllar önce vazgeçen bu üç kadın, son bir umutla dileklerine sımsıkı sarılırlar. Ve kader, hayatı, aşkı ve mutluluğu yeniden yaşamak isteyen bu üç kadının seslenişine duyarsız kalmaz...

"Güzel yazılmış modern bir aşk romanı olan Geceye Fısıldanan Dilekler, okuyanların kalbini ısıtacak birbirinden farklı üç hayatı tek kitapta birleştirmiş. Barbara Freety'nin keyifli anlatımıyla sizi saracak bu kitap kendinize vereceğiniz güzel bir hediye."
-Romance Junkies-
"Barbara Freety Geceye Fısıldanan Dilekler'le kahve tadında bir okuma sunuyor. Birbirinden habersiz üç kadının dileklere tutunan yaşamlarını okumak, özellikle kadınlar için muazzam bir deneyim olacak."
-Cupcake On Books-
"Bu kitabı okurken kendinizden ve tanıdıklarınızdan bir şeyler bulacağınız muhakkak. Geceye Fısıldanan Dilekler, âşık olmak, aile kurmak ve mutlu hatıralar yaratan anlar yaşamak üzerine yazılmış ilham veren bir roman."
-Romantic TİMES-

Sayfa Sayısı: 208
Baskı Yılı: 2014

Dili: Türkçe
Yayınevi: Novella Yayınları






"Jodi Lynn Andersonun Kaleminden Çarpıcı Bir Aşk Hikayesi." 

Ann Brasheres

Yeni başlangıçlar, hayal kırıklıkları, ayrılıklar, aşklar ve daha fazlası.
Murphy, Leeda ve Birdie arkadaşlıklarının yeni yılında tekrar karşımızdalar ve bu kez anlatacak çok fazla şeyleri var.
Yaşadıkları kırgınlıklar, aşklar, ayrılıklar onları çok fazla zorlasa da arkadaşlıklarının güçlü bağı onları mutlu etmeye yetiyor.
Bütün bu yaşadıklarının sonu aslında yaşayacakları güzel başlangıçların da habercisi oluyor.

Sayfa Sayısı: 368
Baskı Yılı: 2010

Dili: Türkçe
Yayınevi: İlyada





Claudia Gray, çok satan Evernight serisi romanından Patrice'nin geçmişini ve İkinci Dünya Savaşı'nda ölümlü bir askerle olan ilişkisini araştırır.Lili St. Crow, bizi St. Mary's Katolik kolejine götürür. Burada sevgisiz bir kızın, en yakın arkadaşını öldürdüğüne inandığı erkekten bir türlü uzak duramayışına şahit oluruz.Wicked serisinin yazarı Nancy Holder, yüzyıllardır çok sevdiği Juliet'inin dönüşünü bekleyen ölümsüz bir Romeo ile, Romeo ve Juliet'i yeniden canlandırır.Heather Brewer, sevdiği erkekle kaçırılıp buz gibi bir bodrum katta kilitli halde uyanan ve isimlendirmeye bile cesaret edemediği bir canavarla karşılaşan genç bir kızın hikâyesini anlatır.Rachel Caine, çok satan kitabı Morganville Vampirleri serisinin son doğaüstü tehdidin, orada yaşayan insanların hayatlarına değil de Eve'ye ve Michael'ın aralarındaki bağa yönelik olduğu olaylarına döner. Ve Shade'in yazarı Jeri Smith-Ready, bizi vampirleri, ailesi ve hayalleri arasında kalmış bir kızı ve ona yardım etmek için her şeyini vermeye hazır bir oğlanı saklayan çingene topluluğuyla tanıştırır. 

Sayfa Sayısı: 248
Baskı Yılı: 2014



Dili: Türkçe
Yayınevi: Sonsuz Kitap



Bütün insanlar aynı dilde acı çeker; aynı dilde gülümsedikleri gibi... Meili, köy öğretmeni Kongzi ile evlenirken başına gelecekleri hayal bile edemeyerek yeni bir yaşama adım atar. Çin'de nüfusu kontrol etmek amacıyla uygulamaya konulan Tek Çocuk Politikası ilk çocukları kız olan Meili ile Kongzi'yi köylerini terk edip karanlık bir yolculuğa çıkmaya zorlar. Soyunu devam ettirmekte ısrar eden Kongzi'nin, erkek çocukları olması için yaptığı baskılar ve aile planlama yetkililerinin hamile kadınlara karşı kısırlaştırma ve kürtaj tehditleri onları kaçak bir hayat yaşamak zorunda bırakır. Her şeyi arkalarında bırakıp yaşayacakları bir cennetin var olduğuna inanan aile tahmin edemeyecekleri bir karanlığın ortasına düşer.

Kendisi gibi birçok kadının da aynı kaderi paylaştığına tanık olan Meili, gelecek umutlarını Cennet adını verdiği doğacak oğluna bağlar. Peki, Cennet'in doğumu tüm yaşanan acıları unutturabilecek güçte midir? Uzakdoğu'nun en kalabalık ve bilinmezlikleriyle örtülü ülkesi Çin'de geçen Cenneti Öldürmek, anne olmak için büyük zorlukları göze alan bir kadının gözünden hayatta kalma mücadelesini ele alıyor.,

Sayfa Sayısı: 464
Baskı Yılı: 2014

Dili: Türkçe
Yayınevi: Martı Yayınları





Amy’nin genetik uzmanı annesi ve savaş analizi uzmanı babası yeni bir gezegende insanlığın ilk tohumlarını atmak ve yaşam şartlarını uygun hale getirebilmek üzere Finansal Kaynak Borsası tarafından işe alınır. Yeni gezegene varmak 300 yıl süreceği ve Amy sadece on yedi yaşında olduğu için özel bir izin ile o da bu yolculukta ailesine katılır. 
Kendilerinin de aralarında bulunduğu 100 kişilik bilim insanı ve savaş uzmanı dondurularak geminin kargo bölümüne 300 yıl sonra yeni gezegene iniş yapıldığında uyandırılmak üzere yerleştirilir. Ama yüzlerce yıl sürecek olan bu yolculuk için evet demeden önce Amy’nin 50 yıl erken uyandırılacağından haberi yoktu... Üstelik kendi kurallarıyla yaşayan cesur yeni bir dünyaya gözlerini açmayı hiç ummamıştı.


Sayfa Sayısı: 408
Baskı Yılı: 2011

Dili: Türkçe
Yayınevi: Olimpos Yayınları




Rosewood'da sular yine durulmuyor. Emily, Aria, Hanna ve Spencer popülerlik uğruna feda ettiklerinin bedelini hayatlarıyla ödemek üzereler. Alison'ın ölümünün üzerinden üç yıl geçtikten sonra ikiz kardeşi olduğunu söyleyen Courtney'nin sözüne güvenerek ölümcül bir hata yapıyor olabilirler mi? Sanırım bunu çocukluk aşkına kavuşan Emily'ye anlatmak o kadar da kolay olmayacak.

Sara Shephard'ın çoksatanlar listesindeki yerini kimseye kaptırmayan "Sevimli Küçük Yalancılar" serisinin sekizinci kitabı Sahtekâr'da, her biri kendi hayatlarına dalmış olan küçük yalancılarımız A'dan kurtulduklarını sandıkları için rahat bir nefes almaktadırlar. Fakat her hikâye iyi sonuçlanmaz, özellikle de büyük sırlara sahipseniz… Sara Shepard'ın "Sevimli Küçük Yalancılar" (Pretty Little Liars) adlı gençlik romanı serisinden 

Sara Shepard'ın gençlik anılarından esinlenerek yazdığı "Sevimli Küçük Yalancılar" (Pretty Little Liars) serisi aynı adla diziye uyarlandı ve Amerika'da reyting rekorları kırarak büyük bir izleyici kitlesine ulaştı. Birbirinden güzel dört genç kız arkadaşın heyecan dolu maceralarını aktaran dizi, ülkemizde de yayınlanmakta ve Türk izleyicileri tarafından beğeniyle takip edilmektedir.

Sayfa Sayısı: 304
Baskı Yılı: 2014

Dili: Türkçe
Yayınevi: Martı Yayınları



Aşk sonsuzdur… Sonsuzu arzulamak cesaret ister…

Lanny, ona ölümsüzlüğü bahşeden eski sevgilisi Adair'in tehlikeli ve esrarengiz güçlerinden kurtulmak için asırlardır ondan kaçmanın yollarını aramaktadır. Ancak şimdi, öteki dünyada esir düşen, gerçek aşkı Jonathan'ı kurtarmak için Adair'in bu karanlık güçlerine ihtiyacı vardır. Lanny'nin bilinmeze doğru yaptığı bu yolculuk, ölümsüzlüğü ve aşkı sorguladığı korkutucu bir serüvene dönüşmek üzeredir. Sonsuz Arzuyla Buluşma aşkın ve tutkunun, kaderin ve kaybetmenin öyküsünü anlatan çarpıcı bir roman.

"Muhteşem bir roman! Nathaniel Hawthorne'nin Kızıl Damga'sı kadar etkileyici… Tahrik edici, cesur ve yürek burkan bir hikâye." 
-The New York Times-

"Karanlık ve oldukça seksi." 
-Cosmopolitan-

Bağımlılık yapan bir romanın sonuna gelmek her zaman çok zordur. Sonsuz Arzuyla Buluşma'yı elinizden bırakamayacaksınız. 
-Publishers Weekly-

Büyüleyici bir atmosfer, öngörülemeyen sürprizler ve aklınıza kazınacak karakterleriyle tüyler ürpertici bir serüvene hazır olun. 
-Library Journal-

Sayfa Sayısı: 384
Baskı Yılı: 2014

Dili: Türkçe
Yayınevi: Martı Yayınları


Evladı için mücadele eden bir annenin yürek burkan gerçek yaşam öyküsü.

Kızım Olmadan Asla

Amerika'da ve Avrupa ülkelerinde haftalarca çoksatanlar listesinde bir numarada kaldı!
Sadece Fransa'da 2 milyonun üstünde okundu!
Tüm dünya bu kitabı konuştu!
Filmi bazı Müslüman ülkelerde yasaklandı!
Betty Mahmudî'nin hayatı, kocası ve kızıyla İran'a yaptıkları aile ziyareti ile kâbusa döndü... Artık önünde iki seçenek vardı: Ya kızını bırakıp kendi ülkesine dönecek ya da kızı için ölümü göze alacak!

Sayfa Sayısı: 408

Baskı Yılı: 2012

Dili: Türkçe
Yayınevi: Yakamoz Yayınları



"Amy Winehouse, Jim Morrison ve Kurt Cobain gibi pek çok ünlü isim bu romana konuk oluyor. Okumaya değer, ilginç bir hikâye olduğu kesin."
-Booklist-

Bazı şeyler var ki artık bu dünyada olmayanlar dışında kimseye söyleyemem.

Size bu mektupları yazmaya başlayınca kendi sesime kavuştum. Sonra bana yanıt veren bir ses duydum. Bir şarkının farklı tınlayışında, bir filmin hikâyesinde, kaldırımdaki çatlakta açan bir çiçekte buldum yanıtı. Bir pervanenin kanat çırpışında, dolunaya dönen ayda... Yeryüzünde bu mektupları gönderebileceğim bir adres yok. Öldüğünüzü biliyorum ama sizi duyuyorum. 

Hepinizi duyuyorum. Buradaydık, bunun bir anlamı var, diyorsunuz.

Kısa süre önce ablasını kaybeden Laurel, onun nasıl öldüğünü bilen tek kişidir ve bu sırrı kimseyle paylaşmamasının bir nedeni vardır. 

Onu bu karanlıktan çıkaracak yardım eli, hiç beklemediği bir yerden gelir. Genç kız okulda verilen bir ödevle mektuplar yazmaya başlar. Bu mektupların ortak noktası ise erken yaşta hayata veda etmiş, onun için anlamı olan Amy Winehouse ve Kurt Cobain gibi ünlü isimlere yazılmasıdır. Zaman geçtikçe bu duygu yüklü mektuplar hem ablasının ölümü üzerindeki sır perdesinin aralanmasına hem de Laurel'in kendine bir yol çizip yetişkin bir bireye dönüşmesine yardımcı olur.

"Büyümek, sevmek, kendini bulmak ve hayatı anlamak üzerine yazılmış samimi, sürükleyici ve yüreklere dokunan bir roman."
-Usa Today-

"Dellaira bu romanıyla edebiyat dünyasına hızlı ve cesur bir giriş yapmış diyebiliriz."
-The Washington Post-

"Kalbinizi parçalara ayırıp sonunda o parçaları yeniden birleştirmeyi başaran, pek çok duyguyu aynı anda hissettiren sıcacık bir hikâye." 
-Goodreads-

Sayfa Sayısı: 352
Baskı Yılı: 2014

Dili: Türkçe
Yayınevi: Martı Yayınları


12 Eylül sonrasında Türkiye... Bir büyük gazetenin tepesinde yaşanan iktidar savaşları... Ve aşk... Tutkulu ama yarım yamalak... İki kadının arasında kalan bir adam... Kadınlardan biri hırslı ve güçlü, diğeri duyarlı ve masum... Masum olan Perîze, ezan saatlerinin klasik müzik tutkunu, piyanist...

Sayfa Sayısı: 392
Baskı Yılı: 2005

Dili: Türkçe
Yayınevi: Doğan Kitap













ÜÇ LİRALIK KİTABIN PAHA BİÇİLEMEZ SATIRLARI

  GWEN COOPER - Sevgi Bağı Sıradışı Bir Kedi Hikayesi / YORUM


    Kitap ile sıradışı bir tanışma hikayem olmasa da yazıya nasıl tanıştığımızı anlatarak başlamak istiyorum.

   Annem ile Kiler Markete alışveriş yapmaya gitmiştik. Annem alışverişi yaparken ben her zaman ki gibi geze-genimin başyapıtı olan kitap reyonundaki kitaplarla dolu raflara yöneldim. Bu kitap haricinde başka kitaplar daha almıştım. Tam kasaya doğru giderken kitabın arkasındaki küçük şirin patiler dikkatimi çekmişti. Bir kitabı almam için öncelikle kapağı beni etkilemeliydi. Çünkü kapağı dikkatimi çekmeyen bir kitap bende içini açıp okuma isteği uyandırmaz. Bende geri dönüp kitabı elime aldım.

   Kedi hikayesi... Benim tarzımla uzaktan yakından alakası yoktu. Aslında, bundan 4-5 yıl önce bir kedim olmuştu. Bir sürü kedisi, köpeği olan bir arkadaşıma özenip kar gibi bembeyaz yavru bir kediyi sahiplenmiştim. Fakat beni sorumsuzluğum yüzünden ölmüştü, hala aklıma geldikçe içim ürperiyor. Neyse, sonra kitapta anlatılan kedinin görememesi daha bir ilgimi çekti ve aldım.

   Kitaba gelirsek sanırım sizinde benim gibi daha önce adını sanını duymadığınız bir kitap. Kitapta Homeros adlı yavru, gözleri görmeyen ama kocaman bir yüreği olan kara kediciğimiz var. Bu kitabı okuyana kadar kara kedilere hep bir ön yargıyla bakmıştım, sanki kara kediler diğerlerine göre daha kötüymüş gibi. Çoğu insanda vardır bu. Hatta, 'Kara kedi görünce on saniye saçını tut.'  -batıl- inancı vardır bir de. Küçükken ben de inanırdım, saçımı tutar ona kadar sayardım. Manyak mıymışım neymişim? Ne yani, on saniye saçımı tuttum diye yüzüme patilerini geçirecekti de vaz mı geçti? "Yaa bu kız üşenmedi on saniye saçını tuttu yazık günah en iyisi ben buna dokunmayayım, yandan yandan gideyim de saçını tutmayanları tırmalayayım," diyecek hali yok ya. Ve, eline klavyeyi alan Limos yine saçmalar....
   
  Neyse, bu Homeros, çok yürekli ve sadık bir kedi. Bazı satırlar da hüzünlendirip ağlatıyor insanı, bazı satırlarda ise kahkahalara boğuyor. Homeros'dan etkilendiğim kadar bir de onu sahiplenen yazar Gwen'den etkilendim. O kadar çok olayları ardı ardına yaşamasına rağmen hiçbir zaman ardında bırakmadı Homeros'u. Her zaman onun normal bir kediden farklı olduğunu savundu. Aslında çok farklıydı Homeros. Görememesine rağmen diğer kedilerden çok daha yetenekli, insanlarla daha iyi dost olabilecek bir kedi o. 
Homeros'un farkı ; Görememesi değil, bir kediden beklenmeyecek kadar yürekli oluşuydu.
       
  Gwen Cooper'ın kalemi kuvveti diyemeyeceğim. Kelimelerle oynayamadığını düşünüyorum bu kitap için. Hikaye mükemmel ama anlatım tarzı için aynı şeyi söyleyemem. Kitabı sıkıcı bulabilirsiniz, kişiye göre değişiyor. Hikaye benim dikkatimi çekmişti bu yüzden sıkılmadan okudum. Homeros'un hikayesi o kadar etkileyiciydi ki kapılıp gidiyorsunuz. Okuduktan sonra insanın kedi sahiplenesi geliyor. Her şeye rağmen kitapcının rafında, birinin onu almasını beklerken çürümeyi hak etmeyen bir kitap.

Makarna kafalara tavsiyem; hemen -Tabi ki ev tipinizle gitmeyin yoksa yolda ana sınıfında hoşlandığınız çocuktan, otobüsteki çocuğa kadar herkesle karşılaşabilirsiniz.- bir koşu en yakın Kiler Markete gidip bu kitabı almalısınız! ^^


                                                                         Sevgilerimle, Limos.

Sonsuz Arzuya Uyanıs - Kitap Yorumu

Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba!  Biz daha kitap okumaya kendimizi hazırlayamadık ama her neyse. Fakat bir elimiz wattpad de. Orada da kitap yazıyoruz. Semslimos olarak bakarsanız bulabilirsiniz!

   Konumuza dönüş yapalım.





 Yazar: Alma KATSU

Seri: THE TAKER TRILOGY 1

Çeviri: Selim YENİÇERİ
Yayın Tarihi: 2012
Sayfa Sayısı: 522


"Aşkın karanlık yüzünü sürükleyici ve sarsıcı bir dille anlatan olağanüstü bir roman. Sürprizlere hazır olun."Publishers Weekly

ARKA KAPAK YAZISI


"Romanın her bölümünde karanlık bir dünyanın gittikçe derinlerine iniyorsunuz. Zengin ve büyüleyici kurgusuyla Sonsuz Arzuya Uyanış'ın unutulmaz kitaplar listesinde sağlam bir yer edineceği kesin!"

New York Times

Polisler tarafından hastaneye getirilen cinayet zanlısı yaralı bir kadın, Dr. Luke Findley'in tüm hayatını değiştirir. Çünkü bu kadının kimsede olmayan tuhaf çekiciliğinin yanı sıra akıllara durgunluk veren gizemli bir hikâyesi vardır. Ve bu hikâyesine Dr. Luke'u da katarak, sıra dışı serüvenine kaldığı yerden devam edecektir...

Aşk, tutku ve ihanetin harmanlandığı olağanüstü bir üçlemenin ilk romanı...

"İlk sayfasından itibaren sizi içine alan ve bir solukta okuyacağınız harikulade bir roman."
Cosmopolitan

"Sonsuz Arzuya Uyanış, elinden bırakamayacakları bir kitap arayan herkese şiddetle önereceğim bir roman!"
Booklist


Dr. Luck Findley sıradan bir gece nöbetinde bütün hayatının değişebileceğini nereden bilebilirdi ki?

Bir kadın. Elleri kelepçelenmiş bir kadın,  hastaneye getiriliyor ve sevgili karakterimizi de sıradışı hayatına dahil ediyor.

Ölümsüz. Ama vampir değil. Sonsuza kadar yaşıyor. Ama kan içmiyor.

Sadece onu ölümsüz yapan kişi tarafından öldürülebiliyor.

LANORE yada diğer adıyla Lanny hayatının aşkını kaybetmiş.


Kitabımız ilk başlarda sıkıcılıkta rakip tanımasa da ilerleyince elinizden bırakamıyorsunuz. kitabı geçen sene okuduğum için olayları kabataslak hatırlıyorum.Fakat serinin üçüncü kitabı çıktığı için baştan okumayı planlıyorum. Okuduğumda bu yazıyı tekrar düzenlerim.

Ufak bir uyarı : kitabımız +16 bir kitaptır, kişiye göre +18 bile olabilir. Eğer almayı düşünüyorsanız bir kez daha düşünün derim. ^^

                                                           Sevgi ve öpücüklerle,
                                                                                            Şems.

PuCCa Günlükleri 1 / Yorum

KÜÇÜK APTALIN BÜYÜK DÜNYASI - PuCCa

Öncelikle ilk yazımızın bu kadar geç gelmesinin sebebini açıklayayım. Şems ile blogu aktifleştirsek mi bir türlü karar veremedik çünkü belki şu an bile bunu okuyan yoktur. Ee birde o kadar çok kitap bloğu varki biz öksüz bir şekilde kenarda kalırız diye düşünmüştük. Ama sorun değil amacımız fikirlerimizi paylaşmak birazda eğlenmek. Eğer yazılarımız bir kaç kişiye ulaşırda işine yararsa ne mutlu bize. :') 



Bir türlü bu kitabı önermeli miyim yoksa önermemeli miyim -tabi okumayan kaldıysa- karar veremedim. Ama makarna kafalarımı bu kitaptan mahrum bırakmakta istemedim.

Kitabı alıp okumaya başlamamın komik bir hikayesi var. Kitap Tumblr'da, Twitter'da orada burada çok beğeniliyordu.Bu kadar beğeniliyorsa vardır bi güzelliği deyip o hevesle gittim kitapçıya..Daha önce kimse bana 'pucca'nın nasıl okunduğunu söylemedi. Düşünüyorum acaba 'pukka' mı 'pucca' mı yoksa 'puka'mı diye okunuyor. Kitapçıya c-k arası 'pucka' gibisinden harfleri yuvarlayaraktan bir şey söyledim. Adam bana tuhaf bir ifadeyle baktı Allahım dedim tamam Limos rezil oldun. Birde kitapçı amcaya sormadan önce etrafı hırsız gibi kolacan edip uygun anı bekleyişim var. :D Neyse sonra kitapçı amca "Pukka mı?" dedi ve nihayet okunuşunu öğrendim. "Evet, evet Pukka." dedim ve kitabı aldığım gibi uzaklaştım oradan. Bendekide hangi akla hizmetse Pucca nasıl okunabilir ki? Tabii ki 'pukka' diye 'pussa' falan olacak hali yok ya..

Kitapçıdan koşarak uzaklaşırken kitaba bakmaya fırsatımda olmamıştı. Kapağı zaten beni al diye bağırıyordu. Arkada yazarın küçük bir fotoğrafı vardı Hollandalılara benzettim, yabancıları andırmıştı bana. Arkasını falan okumadan hemen açıp okumaya başladım. Kitap "AŞTİ'de, Ankara-İzmir otobüsünün..." diye başlıyordu. Benim gözlerim faltaşı gibi oldu hemen "Ohaaaa Pucca Türk müymüüüşş?!!" diye bağırdım istemsizce. Çevirdim kitabın arkasını Habertürk, Radikal Kitap, Hürriyet Kelebek vs yorum yapmış. Halis mulis Türk kitabı bu. O şaşkınlıkla devam ettim ben okumaya. Okurken yerlere mi yatmadım, yataktan aşağı mı düşmedim...Zaten tuhaf bi kitap okuma tarzım vardır. Düzgün oturup okuyumam ben. Normalde ayacıklarım yatağın kuzeyinde, başım güneyinde olması gerekirken benim ayağım batıdan duvara çıkmış, başımda doğudan aşağı düşmüş olur. Daha tuhaf okuma pozisyonlarımda vardırda neyse.

Kitap o kadar akıcı ve komik ki bi solukta kitabı bitiresi geliyor insanın. Rahşan Gülşan'ın dediği gibi "Bunu ben yazmalıydım.." dedirten bir kitap. Ayrılık dönemi sendromlarından, ilişkinin evrelerine kadar anlattığı sayfaları kahkahalar içinde çeviriyorsunuz. Aslında kitapta farklı olan şeyler yok belkide çoğumuzun gündelik hayatında yaşadığı şeyler. Kitabın sonlarına doğru "Ayy Pucca hala evlenemedi, gel anacım seni abime alıcam ben" demiştim.. Aldığı intikamları, yaşadıklarını, ilişki hayatını küfürlerle birlikte öyle bir anlatıyor ki kelimeler dans ediyor adeta.. (Birde bu kitaba çok sıkıcı diyen bir arkadaşım vardı onada buradan saygılar.)

Ben kitabı kelimelere sığdıramadım ama sizin rafınıza sığdırabileceğinizi umuyorum..

                                                                                           Sevgilerle, Limos...